10 Ocak 2013 Perşembe

Fransa'da Öldürülen Olağan Şüpheliler!..

Çok gariptir ki, az önce haber sitelerine düşen bir son dakika nüansı dikkatimi çekti. Haberin içeriği, birisi PKK'nın kurucularından olmak üzere 3 kişinin öldürülmüş olarak bulunduğu şeklindeydi. Haber doğru ancak zamanlama da bir hayli dikkat çekici. Zirâ, PKK'nın gerek askeri operasyonlarla gerekse hükümetin siyasi alanda başarılarıyla erime noktasına gelmesi, hem uluslararası hem de onların ülkemizdeki uzantıları açısından rahatsızlık verici duruma ulaşmış olamaz mı? Onlar da kendilerince delil temizliği yapıyorlardır düşüncesi bende hasıl oldu açıkcası.

Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler müspet neticelenir, BDP, KCK ve PKK tüm kadro ve yapılanmalarıyla mevcut istek ve iddialarından vazgeçip, hareket ve misyonlarını meşru zeminlere taşımaya başlarlarsa, elbette ki bunların içerisinde 20-30 sene yoldaş olmuş, birikimlerini paylaşmak isteyecek ve de derin yapıları bilerek ya da bilmeyerek ifşa edecek kişiler çıkacaktır. İşte bu nokta da ben bir vatandaş olarak derim ki, önümüzdeki zaman diliminde, terör örgütünün üst düzeylerinde temizlik harekatı başlayacaktır. Çok bilenler ölüme en yakın olanlar olacaktır. Terör örgütünün meşru hak ve taleplerinin olmadığı, aslında yurtdışında batılı devletlerin (bunlara doğuda sadece İran'ı ekleyebilirim) ve yurtiçinde Ergenekon'un beslediği bir avuç tetikçi olduğu da ispat edilmiş olunacaktır. Dolayısıyla Sayın Başbakanımız ve onun beyin takımının, bu derin ve de muhalefet partilerinin bir 50 sene daha idrak edemeyeceği harekatta başarılı oldukları da gün gibi aşikardır.

Bundan böyle yapılması gerekenlerler daha da önemlidir. Birincisi, güvenlik güçlerinin operasyonları hız kesmemelidir. Çünkü örgüt kendi içinde her yıl olduğu gibi bu karanlık güçlere "yeniden toparlandım" mesajı vermemelidir. İkincisi, Doğu ve Güneydoğu'ya Bakanlar çıkarma yaparak, halkla bütünleşmeli ve özellikle Toplum destekli polisler sahada daha çok yer alarak halka devletin koruyuculuğunu anlatmalıdır. Üçüncüsü ise, Avrupa ve ABD'de STK'lar ve Dışişleri aracılığı ile bilgilendirme ve ciddi lobi faaliyetleri yürütülerek sürece dahil olmaları sağlanmalıdır.

Şu an devam eden müzakerelerde sonuca çok yaklaşıldığını düşünüyorum ancak çözülme bu girişimlerin bir sonucu değil, kendi içlerindeki temizlik operasyonlarının sonucu olarak ortaya çıkacaktır. Meşru olmayan yapıların tarihteki rolleri bu seyirde gitmiştir. Bu örgütlerin sadece siyasi ve kemirgen birer kukla olmadığını ve ciddi bir rant, gelir kapısı olduğunu da unutmadan hareket etmekte de fayda vardır. Ümit ediyorum ki, kısa zamanda Ergenekon davası hükme bağlanarak, uzantılar daha hızlı deşifre olur ve yurtdışı terör destekçileri de boylarının ölçüsünü alırlar.

Son bir nokta; Dış ilişkilerde savunma pozisyonundan ziyade, ülkelerin zaaflarını açığa vurarak, güzide ülkemizle uğraşmaya vakit bulamamalarına dair stratejiler üretmek de şanlı ceddimiz Devlet-i Aliye-i Osmaniye'nin yolundan gitmek olacaktır. Ancak bu yolu takip ederken sadece Avrupa'nın değil, doğumuzda yer alan ve zaman zaman terörü beslemekten hiç çekinmeyen bir şia tehlikesinin de yeterince farkında mıyız acaba!..       


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder